25 Ağustos 2009 Salı

HAKEM FACİASI

Fenerbahçe-Diyarbakır maçında yaşanan olaylara değinmeden önce maçtan bahsetmek lazım. Daha doğrusu hakemden.Hakem, Diyarbakırspor gibi süper ligde bulunduğu yıllarda sürekli olaylar çıkaran bir takımın-daha doğrusu taraftarın- maçını yönetmenin zor olduğu bilincindeydi. Buna bir de Bünyamin Gezer gibi tecrübeli bir hakem dururken kendisine orta hakemlik görevinin verilmesinin heyecanı eklenince iyice zorlandı. Hakemin amacı büyük takımın canını yakmadan, hatta mümkün olduğunca onun lehine kararlar vererek haftaya tekrar maç almaktı. Eğer aksi olsaydı Emre elini ittiğinde kırmızı kartını çıkarırdı. Ya da ortamın gerilmesinde baş rol oynayan Roberto Carlos' a sarı kartı gösterirdi, ya da Kazım Kazım' a ikinci sarıdan kırmızıyı gösterirdi. Fenerbahçe dünkü maçta kalitesiyle kazandı. Diyarbakırspor' u orta sahası hiç yok. Zaten yeni kurulmuş bir takım. Fenerbahçe takımında da bir vurdumduymazlık havası hakimdi. Baktılarki puan gitmek üzere oynamaya başladılar. Önce zorlandılar, zorlanınca Roberto Carlos Diyarbakırsporlu futbolcuya sert ve gereksiz bir tepki verdi ilk önce sonra da rakip ceza alanında rakip oyuncuya güzel bir tekme salladı topla alakasız olarak. Bir de bu futbolcuya kaptanlık pazu bandı verilmişti! Volkan dururken! Şimdi diyeceksinizki Volkan çok mu kontrollü. Bence Roberto Carlos ondan pek de farklı değil. Geçen yıl hakemler Roberto Carlos bana dokundu diye onun yaptığı her harekete gülüyorlardı. Yani Roberto Carlos emeklilik günlerini Türkiye' de çok güzel geçiriyor. Emre Belözoğlu' nu ise kimin koruduğu meçhul. Her maç agresif hareketler yapan bu futbolcu nedense en fazla sarı kart ile kurtuluyor.
Maç bitiminde yaşanan olaylar ise utanç verici. Bu takımı süper lige çıkaranlar şimdi ayıklasınlar pirincin taşını. Yazık oraya gelen masum seyircilere. İki yıl aradan sonra ilk kez fırsat bulmuşlardı Fenerbahçe' yi izlemek için. Ama bu keyfi de kendi hemşehrileri ellerinden alacak neredeyse...

19 Ağustos 2009 Çarşamba

BATUHAN VE FUTBOLCU AHLAKI


Beşiktaş altyapısı son yılların en iyi futbolcularından birini kazandırdı ligimize. Evet Batuhan' dan söz ediyorum. Batuhan gerçekten iyi bir futbolcu. Çoğu futbol insanının övgüyle bahsettiği muhteşem bir isim. Ancak Batuhan' ın bazı problemleri var. Örneğin saygısız, terbiyeden de bayağı yoksun. 2008 yılında Beşiktaş PAF takımının bir maçında Nouma' nın tribünlere yaptığı hareketin bir benzerini yaparak kırmızı kartla oyundan atılmıştı. Fakat PAF takımı maçı olduğu için çok da gündemde kalmamıştı. Bu olay dışında Batuhan' ın daha pek çok normal olmayan hareketi gazetelerde günlerce yazıldı çizildi. Ama kulübü olan Beşiktaş' ta hiçbir büyüğü çıkıp da bu çocuğu eğitmedi, öğretmedi. Bir insan hırslı olabilir ki bu futbolcuysa kesinlikle olmalıdır fakat terbiye, kişilik insana her zaman ve her yerde lazımdır. Mustafa Denizli bence kendisine "sen gidersin ben kalırım" şeklinde bir laf ettiği için değil, tüm bu hareketlerini bildiği için takıma almak istemedi. Peki şimdi neden çağırıyor? Yine bana göre medya baskısından dolayı. Yoksa Denizli bu asi çocuğu terbiye demeyeceğini de biliyor. Batuhan' ı ancak saygı duyduğu biri terbiye edebilir. Denizli' ye saygı duysa zaten o sözleri etmezdi. Ayrıca bir parantez de bir-iki gün önce Batuhan' ın yaptığı "ben Mustafa hoca ile konuşmam. Çünkü medya sürekli onun hakkında konuşuyormuşum gibi şeyler yazıyor, ben konuşmadığım halde" gibi bir açıklama yapınca ağzım açık kaldı doğrusu. Çünkü bu olaydan sonra Lig tv de Mustafa Hocayı hedef alan açıklamalarını izlemiştim. Dediklerinin arkasında durabilen futbolcu göremeyecek miyiz biz? Neden futbolcuları sadece para makinesi ya da Manisaspor başkanının dediği gibi "mal" olarak görüyorlar. Bence pek çoğunun insani eğitime de ihtiyacı var. Buna Mehmet Topuz, Emre Belözoğlu, Sabri Sarıoğlu dahildir...

İLK İDDAA KUPONUM VE FİYASKO...

En son veridğim bir iddaa kuponu var. Sadece bir maç tutturabildim:) Bu neticeyle birlikte bir daha iddaa ile ilgilenmemeye karar verdim. Umarım yazdığım kupon kimseye ilham vermemiştir...

16 Ağustos 2009 Pazar

İLK İDDAA KUPONUM:)

ERHAN ALTIN-ALİ İPEK


Erhan Altın geçen yıl Kocaelisporu çalıştırırken herkes tarafından beğenilen bir teknik adam olmayı başarmıştı. Öyleki Kocaelispor' un küme düşmesi bile bu görüşü değiştirmemişti. Bu sebeple küme düşmek üzereyken takımın başına getirilip Denizlispor' un ligi 15. sırada bitirmesini sağlayan Güvenç Kurtar gönderilmiş ve yerine Erhan Altın getirilmişti ! 2009-2010 sezonu için Denizlispor' un başına getirilen Erhan Altın geçen hafta Fenerbahçe karşısında aldığı 2-0 lık mağlubiyetin ardndan bu hafta 4-1 Galatasaray' a kaybetti. Erhan Altın' ın şansızlığı ilk iki haftada iki büyük takımla maç yapmak. İki büyük takımla maç yapılınca Denizlisporun puan alma ihtimali düşük olduğu aşikardı. Bunu herkes görebildi de meşhur çantacı Ali İpek göremedi sanırım. Maç sonu röportajlarında "ben iyi takım kurdum ama takımı hazırlayamışlar" şeklinde bir ifade kullandı. Bu ifadeden benim çıkardığım sonuç şu: eğer Denizlispor önümüzdeki 2-3 haftada puan ya da puanlar alamazsa Erhan Altın bu takımdan gönderilecektir. Yerine de muhtemelen Güvenç Kurtar getirilecektir. Merak ettiğim nokta ise Ali İpek ne zaman gönderilecek? Neredeyse her sezon garip açıklamalar yapıp gündeme gelmeye çalışan ve bence bir kulübün başkanı olmaktan çok uzakta davranışlar sergileyen Ali İpek neden yıllardır başkan? Koskoca Denizli' de başka kimse kalmadı mı? Zaman zaman Denizlispor' un küme düşmesini istiyorum sırf başkanları yüzünden. Zaten bu takımla da bu yıl küme düşmeye en yakın takımlardan biridir bence Denizli. Bunun Erhan Altın ile çok da ilgisi yoktur. Galatasaray karşısında yapılan iki penaltıya bakınca futbolcuların futbol zekaları ortaya çıkıyor. İlki refleksti anladık da ikincisi tam bir zeka! ürünüydü. Erhan Altın' ın yetersiz olduğunu düşündüğüm an ise ikinci goldeki Denizlisporlu oyuncuların haliydi. Bir takım 11 kişiyle alan savunması yapıp da nasıl gol yer diye soracak olursak dünkü maçı tekrar izleyip soruya yanıtı bulabiliriz. Ya futbolcular kaybedeceğiz düşüncesiyle şuursuzca hareket ettiler ya da kimse bunlara alan savunmasını anlatmamıştı!

14 Ağustos 2009 Cuma

NASIL YANİ???

Fenerbahçeli taraftarların kale arkası tribün fiyatları 55 TL diye isyan etmeleri üzerine Fenerbahçe yönetimi kendi internet sitesinden yaptığı açıklamada bu paranın sadece 6,5 TL lık kısmının kulübe kaldığını belirterek sorumluluğunu yerine getirmiş ve kendince taraftarı aydınlatmış oldu! Fenerbahçe taraftarı buna inanıp maça gider mi bilemem ama şunu sormadan da edemedim doğrusu; eğer Fenerbahçe kulübü 55 liranın 48,5 Tl lik kısmını devlete vergi olarak ödüyorsa Galatasaray kulübü nasıl oluyor da Yeni Açık Alt, Yeni Açık Üst ve Eski Açık tribünlerine için 35 TL para talep ediyor? Bu işte bir tuhaflık yok mu? Galatasaray seyirci bulamadığı için cebinden para ödeyip maçlara seyirci mi çağırıyor?

EVDE YAPILMIŞ KATKAT KEYFİ


Bu tarifi yemekzevki.net adlı siteden aldım. Hemen denedim ve paylaşmak istedim.
4 adet milföy hamurunu çözülmek üzere tezgahın üzerine alın. Çözüldükten sonra hiç açmadan parmak kalınlığında kesin. Toz şekeri bir kapın içine alıp parmak kalınlığında kestiğiniz milföy hamurlarını şekere iyice bulayıp daha önceden içine pişirme kağıdı serdiğiniz tepsiye dizin ve önceden ısıtılmış fırında pişene kadar kızartın. Ardından çikolata sosuna batırarak ya da benim yaptığım gibi krem çikolataya (erimiş) batırarak servis yapın.
Çok hızlı ve zahmetsizce yapıldığı için ani misafir gelmesi durumunda kurtarıcı olarak kullanabilirsiniz. Dilerseniz kaşar peyniri ile de deneyebilirsiniz. Onu da yaptığımda tarifini yazarım:)

ARDA ÜZERİNE OYUNLAR-1

Bugünlerde yine konu Arda...Nereye (Avrupa' da) transfer olur? 10 numarayı taşıyabilir mi?Fener' e gider mi? Sorular uzar gider. Ancak bugün başlıklarda başka konu vardı. Arda' nın değeri nedir? Arda oynadığı futbol ve duruşuyla örnek bir sporcu. Evet zaman zaman hatalar yapıyor ancak kim yapmıyorki? Gündem başlığında Gs eski başkanı, Hakan Bilal Kutlualp, Bayram Tutumlu, bülent Tulun gibi isimlere bu soru sorulduğu söyleniyor. Biçilen değerler oldukça ilginç. Faruk Süren Kaka ve Messi gibi olacak diyor, Bülent Tulun 25 milyon € diyor. Ortalama değer 20 milyon €. Arda' ya bu parayı veren çıkar mı çıkmaz mı bilmem, Arda Messi olur mu onu da bilmem bildiğim tek şey bir kesim insanlarının tıpkı geçen yıl Mehmet Topal' a yaptıklarını Arda' ya yapmaya çalışmalarıdır. Hatırlarsanız geçen yıl Mehmet Topal' a teklifler var, gittigidiyor, İngiliz kulüpleri talip gibi bir çok haber çıkmıştı. Sonunda Topal GS'de kaldı ancak aklı Avrupa' daydı. Performansı düştü ve son maçlarda ciddi hatalar yaptı. Sonra Topal bir açıklama yaptı "transfer söylentileri başımı döndürdü. Konsantrasyonum bozuldu, performansım azaldı..." Evet söylentileri çıkaranlar Topal' a yapmak istediklerini yaptılar. Bakalım Arda' ya yapabilecekler mi? Benim bildiğim Arda bunlara alışıktır. Bu oyunlara gelmez. Gerçek bir Galatasaraylı duruşunu sergiler ve aslanlar gibi futbolunu oynar. Bu yıl Uefa liginde de başarı gelirse Arda alır başını gider Avrupa' ya. Ve bence Lejyonerler listemizde bir numara O olur. Ama şimdi söz söylemek değil oynamak ve kendini göstermek zamanı Arda için...

12 Ağustos 2009 Çarşamba

SEZONUN İLK MAÇINDA GALATASARAY İZLENİMLERİ

Gaziantep-Galatasaray maçından sonra pek çok yerde yorumlar yazıldı çizildi. Ben de istedimki futbolu izlememin tek sebebi olan Galatasaray ile ilgili bir yazı yazıp bloguma bir açılış yapayım:) Maç golle başlayınca bol gollü ve heyecanlı bir maç olacak dedim. Ama hiç kuşkusuz Galatasaray' ın Antep' i gole boğacağını düşünerek bunu demiştim. Skor 2-0 ' a gelince takımın üzerine çöken rehavet benim de üzerime çöküyorduki Antep' in futbolcuları "dur" dedi. Bir baktım sağdan soldan Antep' li oyuncular Galatasaray' ın kalesinde bitiveriyor. Aaa hayır sadece sağdan. Sevgili Sabri' nin kanadından. Antep gördü Galatasaray' ın yumuşak karnını başladı ataklar geliştirmeye. Ancak Galatasaray da geçen yıl (Allah sonunu benzetmesin) Fenerbahçeli futbolcularda zaman zaman olduğu gibi (özellikle Beşiktaş maçlarında) yeri gelince rakip takıma dur demeyi bildi. Yani takımda öyle bir hava vardıki Antep bir tane atsa Galatasaray iki tane atacak. Takımda bu dirilik vardı. İstediği bölümlerde oyunu ele geçirmeyi bildi yılın flash ekibi (ne demekse bu ifade:)). Ancak yine de coşkuyla televizyonun karşına oturup "oh be izleyelim bakalım Galatasaray bu sene nasılmış" diyen benim hevesim kursağımda kalmadı değil. Çok keyif alamadım maçtan. Ancak geçen iki yılda tırnaklarını yiyerek maç izleyen ben Galatasaray' ın bu maçı rahatlıkla alacağına emindim. Sabri oynamasa daha da rahat olacaktım ama nafile. Malesef Sabri oynadı ve ben sürekli "çıkar şu adamı oyundan" diye söylendim. Yeri gelmişken neden Sabri tam takımdan gönderilecekken şık iki-üç hareket yapıp bir de bunları golle süsleyip yakımda kalıyor? Sanırım annesi onu Kadir gecesinde doğurmuş:)
Sonuç olarak oynanan futbol tatmin etmese de beni, sezon başında Antep deplasmanında alınmış 3 puan benim için çayın yanında ikram edilmiş tırtıl kurabiye gibi...Çok lezzetli ve keyifli...
Devamında tepsi tepsi tırtıl kurabiye bekliyorum Galatasaray' dan.Üstelik boool çikolatalı:)