26 Ekim 2012 Cuma

BABALARINI KAYBEDEN TÜM EVLATLARA VE EVLATLARINI KAYBEDEN TÜM ANNELERE...

Bayramın birinci günü, yani dün, aldım haberini sevgili amcamın... Kurban bayramlarında sacın başına geçip eteri kavuran, sonra kendi elleriyle ekmeğin arasına doldurup "sen de aldın mı kızım?" diye herkese tek tek soran, herkesi doyurduktan sonra kendisini doyuran amcam bir kurban bayramı arefesinde hayata yumdu gözlerini... O hep neşeyle "nasılsın kızım?" diye soran adam yok artık...Geride üç evlat bir sürü yeğen, kardeş ve anne bırakarak terk etti bu dünyayı...Aslında onunki zaten hep hüzünlü bir hayattı...Sevdiği herkesten uzak geçirilmiş bir ömür...Sevdiğine sevdiğini söyleyemeden bitip giden bir ömür...Evlatları tarafından dışlanmış bir babanın ömrüydü onun tükettiği...Söylenecek çok şey var amcam için...Onu çok iyi tanıdığımdan değil yaşadıklarını çok iyi bildiğimden...Hani hayatta hep mazlumu oynayanlar haklı görülür ya amcam zalimi oynar göründüğü için haksız göründü.Aslında peşinden koştuğu sadece bir huzurdu. Mazlumu oynayanlar olmasaydı ne evlatlarından ne de sevdiklerinden uzak kalırdı...Tabi olayın diğer tarafında evladını kaybetmiş bir anne var...Çoğu kadın gibi, insan gibi bencil...Ama anne...Geride bıraktığı henüz 62 yaşında bir evladın acısıyla ömrünü tamamlamak zorunda kalan bir anne...
Bu sonsuz ayrılık aklıma canım babamı getirdi ister istemez...
Her ölümden sonra ilişkilerimi düşünürüm.Bu sefer babamla olan ilişkimi düşündüm. Bizi okutmak için çırpınan, kendini feda eden adamı...Sonrasında bizden hiçbir şey beklemeyen, annem bize kızdığında "neyi var çocukların, hepsi melek gibi" diyen adamı, babamı... Herkesin babası iyidir kuşkusuz.Ama benim babam bambaşka. Erkekler hep bencildir ya benim babam tam tersi...Babam hayatımda gördüğüm bencil olmayan tek insandır. Çok iddialı gibi gelebilir bu sözüm ama tanısanız siz de bana hak verirsiniz. Hayatı boyunca hep başkalarını, bizi düşünmüştür... Bu yüzden üzüldü, yıprandı,yıpratıldı...
Babama halen söyleyemediğim çok şey var...Dilenecek çok fazla özür ve edilecek çok fazla teşekkürle dolu...Çok istedim dün bunu yapmayı ama yapamadım.Zincirimi kırıp ne özür dileyebildim ne teşekkür edebildim ne de sevdiğimi söyleyebildim...
Keşke konuşmak da yazmak kadar kolay olsaydı...Hatta bazı şeyleri yazmak da kolay olmuyor...Boğazımda düğümlenen sözcükleri parmaklarım da yazamıyor şu an...

7 Ekim 2012 Pazar

GS Futbol Takımı ve Maceraları

Galatasaray, süperligde 14 puan topladı. Ancak topladığı puanlardan çok toplayamadıkları gündeme damgasını vurdu. Önce Ordu maçında yitip giden puanlar ardından Eskişehir maçı...Ama bunlardan daha önemlisi düşmanların yüzünde gülümseme oluşturan Avrupa macerası.Öyle bu maceranın henüz yaşanmamış kısmı sanki o gülümsemeyi kahkahaya dönüştürecekmiş gibi. Galatasaray taraftarı henüz şampiyonlar liginde puanı olmayan takımına birşey diyemiyor.Çünkü takım güzel oynuyor. Ancak 3 puanı almak önemli olduğu için bir süre sonra güzel oyun tek başına yetmeyecek. Allah korusun "0" çekerse bu takım yıllarca malzeme verir rakip takım taraftarlarının ağzına. Bundan daha da önemlisi yıllar sonra dönülen Avrupa arenasından boynu bükük çıkmanın bedelini maddi olarak da ödemeye mahkum olur. Halihazırdaki Avrupa sıralamasında adı sanı duyulmamış takımların bile altında kalmak yakışmıyor Galatasaray' a. Sezon başında takımı "Avrupa için kuruyoruz" diyen başkan şimdilerde "gruptan çıkmamamız beni şaşırtmaz" diyor. Bu nasıl bir çelişki? Başkan' a hiç güvenmediğimi daha önce de yazmıştım. Bu güvensizlik giderek artıyor. İlk seçildiğinde "beni tvlerde çok görmeyeceksiniz" diyen adama bir baksanıza. Sürekli konuşuyor, saçmalıyor. Dedikleri tutarsız. Şu an Fatih Terim' in sırtından götürüyor işi. Ama Avrupa' da bu şekilde devam edersek ve bunun üzerine sezon sonunda şampiyonluk gelmezse Ünal Aysal başkanlığa veda etmeye mecbur kalır. Çünkü GS camiası hep başarı odaklı olmuştur. Maçlarda taraftarlardan bunu anlayabiliyoruz zaten. Diğer takım taraftarları maç boyu destek olurken bizim taraftarlar sadece öne geçince destekliyor. Takımı itemiyor. 
Fatih Terim lider özellikli bir adam dedik hep. Ama liderler "ileriyi görebilen", proaktif adamlardır. Fatih Terim Melo' nun tatil boyu çalışmadığını görerek ondan belki on hafta boyunca verim alamayacağını görmeliydi. Baros' u Sercan' ı kesebilen Terim neden Melo' yu kesemiyor? Koskoca GS takımı bir Melo' ya mı kaldı? Eskişehir maçında Melo' yu ikinci yarı sahaya çıkarmamalıydı. Geçen sezon takımı sırtlayan Selçuk İnan, milli takımda yaşadığı sıkıntıyla birlikte düşüşe geçti. Yine Fatih Terim burada devreye giremedi. Umut Bulut, Burak Yılmaz...Ayaklarına gelen fırsatları çok kolay harcıyorlar. Geçen sene az gol yiyip çok gol atan takım gitti yerine ne olduğu bilinmeyen bir takım geldi. Üstelik daha kaliteli diyebileceğimiz ayaklara sahipken. İşte burada mental sorunlar olduğu aşikar. Kendine güvenmek iyidir, ne de olsa atarız demek iyidir. Ancak maç 90 dakika sadece. Eğer öndeysen en azından korumalısın.Değilsen öne geçmelisin bir an önce arkada açıklar vermeden. Topu kaybeden oyuncu topun arkasından bakmamalı.Gidip basıp almalı veya almaya çalışmalı.
Bugünlerde FB,BJK ve TS de kötü olduğu için sular durgun. Ama sen Galatasaray' sın. Durumun farklı olmalı. Hedeflerin doğrultusunda ilerlemelisin. Başında efsane teknik direktörün var. Seni iyi bilen, Türkiye' yi ve Avrupa' yı iyi bilen bir Teknik direktör....Türk futbolu alarm verirken senin bir itfaiyeci gibi yangını söndürmen gerekir yangına bir odun atman değil.

Son bir söz de Alex üzerine...Bence Alex görevini yaptı ve gitti. Alex' in gidişi FB' yi şampiyonluğun ve belki de UEFA kupasının adayı haline getirdi. Çünkü futbolcular artık yerlerinin garanti olmadığını anladı. Başkan sahaya indi, hepsinin gözünü korkuttu. EĞer FB bu akşam BJK' yi yenerse şampiyon olma yolunda çok ciddi bir adım atmış olacaktır.